SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

NAMAZ BAHSİ

<< 403 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

60 - (403) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثنا محمد بن رمح بن المهاجر. أخبرنا الليث عن أبي الزبير، عن سعيد ابن جبير وعن طاوس، عن ابن عباس؛ أنه قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يعلمنا التشهد كما يعلمنا السورة من القرآن. فكان يقول "التحيات المباركات الصلوات الطيبات لله. السلام عليك أيها النبي ورحمة الله وبركاته. السلام علينا وعلى عباد الله الصالحين. أشهد أن لا إله إلا الله وأشهد أن محمدا رسول الله".

وفي رواية ابن رمح: كما يعلمنا القرآن.

 

[ش (المباركات) البركة كثرة الخير، وقيل: النماء. تقديره والمباركات والصلوات والطيبات. حذفت الواو اختصارا. وهو جائز معروف في اللغة].

 

{60}

Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.

Bize Muhammed b. Bumh b. el-Muhacir dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Leys Ebu'z-Zübeyr'den, o da Saîd b. Cübeyr ile Tâvus'dan, onlar da İbni Abbâs'dan naklen haber verdi ki, İbni Abbâs şöyle demiş:

 

«Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize Kur'an'dan bir sure öğretir gibi teşehhüdü öğretir ve:

 

— «Mübarek tahiyyeler salavât-ı tayyibât Allah'a mahsustur, selâm sana ey Nebiy! Allah'ın rahmetleri ile bereketleri de sana!.: Selam bize ve Allah'ın salih kullarına!... Ben Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammedin Resulullah olduğuna şahadet ederim» buyururdu.

 

İbni Rumh'un rivayetinde «Bize Kur'ân'ı öğretir gibi» ifâdesi vardır.

 

 

61 - (403) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا يحيى بن آدم. حدثنا عبدالرحمن بن حميد. حدثني أبو الزبير عن طاوس، عن ابن عباس؛ قال:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يعلمنا التشهد كما يعلمنا السورة من القرآن.

 

{61}

Bize Ebu Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Âdem rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bana Ebu Zübeyr Tâvus'dan, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. İbni Abbâs: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize Kur'ân'dan bir sure öğretir gibi teşehhüdü öğretti» demiş.

 

 

İzah

Bu hadîsi Buhârî'den maada bütün Sünen sahipleri tahrîc etmişlerdir. Neyevî'nin beyânına göre; hadîsteki «Mübare-kât, salâvât, tayyibat kelimeleri baştaki tehiyyât üzerine ma'tufturlar. Yalnız ihtisar için aralarından atıf harfi (vav) hazfedilmiştir ki bu Arap lisanında caiz ve maruftur. Hadîsin mânâsı gerek tahiyyât, gerekse on­dan sonra zikredilen «Mübarekât, salâvât» ve «tayyibat» hep Allah'a mahsustur» demektir.

 

402 / 55 56 57 58 59 nolu Hadis'i şerifi okumadı iseniz okuyunuz!!!